Meme kanseri, meme dokusunda hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla ortaya çıkan ve zamanla çevre dokulara, hatta vücudun diğer bölgelerine yayılabilen ciddi bir hastalıktır. Kadınlarda en sık görülen kanser tipi olan meme kanseri, özellikle Batı toplumlarında oldukça yaygındır. Öyle ki, her 8 kadından biri hayatı boyunca en az bir kez bu hastalıkla karşılaşmaktadır
"Dünya Sağlık Örgütü'nün 2024 verilerine göre, her 8 kadından biri hayatının bir döneminde meme kanseriyle karşı karşıya kalıyor" diyen Medicana Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ersoy Taşpınar, Türkiye'de de her yıl yaklaşık 25 bin yeni vaka teşhisi konduğunu belirtti. Taşpınar, "Meme kanseri sadece bireysel bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda toplum sağlığını ilgilendiren ciddi bir konudur. En önemli silahımız hâlâ erken teşhis. Çünkü erken evrede teşhis alan hastalarda 5 yıllık sağkalım oranı yüzde 90'ın üzerindedir" dedi.
Genetik yatkınlık kadar yaşam tarzı da önemli
Meme kanseri vakalarının yalnızca yüzde 5 ila yüzde 10'unun kalıtsal gen mutasyonlarına (BRCA1, BRCA2) bağlı olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Taşpınar, büyük bir kısmın yaşam tarzı, hormonal faktörler ve çevresel etkenlerle bağlantılı olduğunu ifade etti. Taşpınar, "50 yaş üstü olmak, aile öyküsü, erken adet görme, geç menopoz, obezite, hareketsizlik ve alkol kullanımı gibi faktörler meme kanseri riskini artırıyor. Buna karşılık düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve sigaradan uzak durmak riski azaltan başlıca önlemlerdir" şeklinde konuştu.
Mamografi hayat kurtarır
Erken teşhis yöntemleri arasında en etkili araçlardan birinin mamografi olduğunu belirten Taşpınar, "40 yaşından itibaren her kadının yılda bir kez mamografi yaptırması büyük önem taşıyor. Yüksek risk grubundaki kadınlarda bu taramalar 35 yaşından itibaren başlamalıdır. Ayrıca kendi kendine meme muayenesi ve doktor kontrolü de ihmal edilmemelidir" uyarısında bulundu.
Yeni nesil görüntüleme teknikleri ve genetik testlerin de teşhis sürecinde önemli rol oynadığını kaydeden Taşpınar, risk analizlerinin artık daha kişiselleştirilmiş şekilde yapılabildiğini belirtti.
Kişiye özel tedaviyle yüz güldüren sonuçlar
Meme kanseri tedavisinde son yıllarda kişiye özel yaklaşımların öne çıktığını söyleyen Op. Dr. Ersoy Taşpınar, cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, hormonoterapi ve biyolojik tedavilerin hastanın tüm özellikleri göz önüne alınarak planlandığını ifade ederek, "Erken evrede teşhis alan pek çok hastada artık meme koruyucu cerrahi tercih ediliyor. Gerekli durumlarda onkoplastik cerrahi teknikleriyle hem kanserli dokuyu güvenli şekilde çıkartabiliyor hem de estetik olarak tatmin edici sonuçlar elde edebiliyoruz" dedi.
"Korku değil, bilgiyle hareket edelim"
Toplumda meme kanseriyle ilgili hâlâ büyük bir korku olduğunu belirten Taşpınar, bu korkunun yerini bilgi ve farkındalığa bırakması gerektiğinin altını çizdi:
"Her gün erken teşhis almış hastalarımda gördüğüm şey; yüzlerindeki güven, geç kalmış hastalardaki korkudan çok daha güçlüdür. Kanserle mücadelede en güçlü ilaç, farkındalıkla gelen erken teşhistir."
"Fark et, geç kalma"
Medicana Bursa Hastanesi olarak her ekim ayında gerçekleştirdikleri farkındalık çalışmalarına dikkat çeken Taşpınar, bu mücadelenin sadece bir aya değil, tüm yıla yayılması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:
"Bir mamografi sadece birkaç dakikanızı alır, ama o birkaç dakika hayatınızı kurtarabilir. Her kadın, kendi bedenini tanımalı ve düzenli kontrollerini ihmal etmemelidir. Fark et, geç kalma. Çünkü erken teşhis hayat kurtarır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.