Kredi derecelendirme şirketi Standard & Poors (S&P), Türkiye'nin "yatırım yapılamaz" düzeyde olan "BB" notunu teyit etti ve Ocak ayında "durağan"dan "negatif"e düşürdüğü not görünümünü de korudu.
Standard & Poors'un açıklamasına göre, Türkiye'de erken seçim olması öngörülmüyor. S&P, Türkiye'nin 2017-2020 yılları arasında ortalama yüzde 3 büyüyeceğini tahmin ediyor. Açıklamaya göre 2011-2020 aralığında Türkiye'de kişi başı reel gelirin yüzde 2 oranında artacağı; 2020 sonuna kadar enflasyonun ılımlı seyredeceği ve Türk bankalarının iyi regüle edilmiş kalacağı öngörülüyor.
Türkiye'de 2020 sonuna kadar kişi başı reel gelir artışının düşük olmasına karşılık olarak, vergi indirimi dahil mali canlandırma destekleri vasıtasıyla, tüketici harcamalarını teşvik etmenin amaçlanacağı öngörüldü.
"Negatif görünüm, zayıf büyümenin ve döviz kuru hareketliliklerinin, mevcut tahminin ötesinde mali bozulmaya veya enflasyon baskılarına neden olabilmesi risklerini yansıtıyor," denilen açıklamada, bu risklerin önümüzdeki 12 ayda ele alınacağı bildirildi.
Referandumun sonuç ve etkilerine de değinilen bildiride, "Yakın dönemde gerçekleşen, başkanlık sistemiyle ilgili anayasa referandumu, olağanüstü hal altında gerçekleşti. Temmuz 2016'daki başarısız askeri darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü halin, en erken Temmuz 2017'nin ortasına kadar devam edeceği görülüyor. Referandum neticesinde başbakanlık görevine son verilecek ve cumhurbaşkanına kabine bakanlarının atanması, kararnamelerin verilmesi, üst düzey hakimlerin seçilmesi ve parlamentonun dağılması konusunda önemli yetkiler verilecek. Anayasal reformun, hükümet kararlarının parlamento ve potansiyel olarak yargısal denetimini de sınırlayacağını umuyoruz," ifadeleri yer aldı.
Reformların gecikmesi, sermaye akışının durma riskini barındırıyor
Önümüzdeki dönemde başkanlığa bağlı gelişmelerin hükümetin gündeminde belirleyici olacağı vurgulanan S&P değerlendirmesinde, şu uyarılar yapıldı:
"Bize göre; bu durum, ekonomiyi dış kaynaklara bağımlılığını azatlaması öngörülen, aralarında emek piyasası, eğitim, kıdem tazminatı ve enerji de dahil yeni yapısal reformların uygulanmasını geciktirecektir. Bize göre, söz konusu reformların uygulanmasının gecikmesi, Türkiye yönelik sermaye akımlarının durması riskini de barındırıyor. Yükselen işsizlik ve yavaşlayan ekonomik büyüme, hükümetin yapısal reform iştahını da kesecektir ki, bu da Türkiye'nin mali durumunun daha da bozulmasına yol açacaktır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.