• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • Bursa 14 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 12 °C

Avrupa Birliği’nden skandal Türkiye kararı

Avrupa Birliği’nden skandal Türkiye kararı
Avrupa Birliği Ankara'ya yaptırım kararı aldı.

Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki doğalgaz sondaj çalışmaları nedeniyle Ankara'ya yaptırım kararı aldı.

AFP’nin haberine göre bakanların uzlaştığı önlemler kapsamında AB, Türkiye ile üst düzey temasları ve Kapsamlı Hava Taşımacılık Anlaşması müzakereleri askıya alacak, Türkiye’nin AB’den 2020’ye kadar alması öngörülen 145.8 milyon Euro’luk üyelik öncesi mali fonlarda kesintiye gidecek.

AB Türkiye’ye 2014-2020 dönemi için 4,4 milyar Euro fon ayırmıştı. Bu fonlarla desteklenen alanlar arasında demokrasi, yönetişim, hukukun üstünlüğü, temel haklar, çevre, iklim, ulaşım, enerji, rekabetçilik, inovasyon, eğitim, istihdam, sosyal politikalar, tarım, kırsal gelişim, bölgesel ve yerel işbirliği bulunuyor.

BBC Türkçe’nin haberine göre; AB Dışişleri Bakanları ayrıca, doğalgaz sondaj faaliyetleriyle bağlantılı olanların hedef alınacağı muhtemel mali yaptırımlar konusunda da Avrupa Komisyonu’nun çalışmalara devam etmesini talep etti.

Avrupa Yatırım Bankası’ndan da Ankara’ya verilecek kredi desteğinin gözden geçirilmesi talebinde bulunulduğu belirtildi.

TÜRKİYE: FAALİYETLERİMİZİ ETKİLEMEYECEK

Dışişleri Bakanlığı, AB’nin yaptırım kararına yaptığı yazılı açıklamayla tepki gösterdi.

Bakanlık açıklamasında, AB Dış İlişkiler Konseyi’nin aldığı kararların “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetlerini sürdürme kararlılığını etkilemeyeceği” belirtildi.

Dışişleri Bakanlığı’nın AB’nin yaptırım kararıyla ilgili açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Bu kararlarda, Kıbrıs Adasının doğal kaynakları üzerinde eşit haklara sahip Kıbrıs Türklerinden hiç bahsedilmemesi ve Kıbrıs Türkleri yokmuş gibi hareket edilmesi, AB’nin Kıbrıs konusunda ne kadar önyargılı ve taraflı olduğunu göstermektedir.

Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetlerimizin, kendi kıta sahanlığımızdaki haklarımızın korunması ve Ada’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin Ada’nın hidrokarbon kaynakları üzerindeki eşit haklarının korunması olmak üzere iki boyutu vardır.

İlk boyutta, Türkiye’nin Kıbrıs meselesi çözülmeden GKRY ile deniz yetki alanlarını sınırlandırmak için görüşmelere başlaması sözkonusu değildir. Zira sözde Kıbrıs Cumhuriyeti, 1963 yılından beri Kıbrıs Türklerini temsil etmediği için, bizim ve Kıbrıs Türklerinin gözünde gerçek bir devlet değildir. Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların siyasi eşitliği üzerine kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti 1963 yılında sona ermiştir. Kıbrıs meselesinin bugüne kadar çözümsüz kalmasının sebebi de Kıbrıslı Rumların 1963 yılından bu yana Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğini kabul etmemesidir. Kıbrıs Rum Yönetimi’nin muhatabı Türkiye değil, KKTC’dir. AB’nin bu gerçekleri kabul etmeden, Kıbrıs Türklerini azınlık olarak değil, Kıbrıs Adası’nın ortak sahibi olarak görmeden, Kıbrıs meselesini anlaması ve yapıcı bir katkıda bulunması mümkün değildir.

İkinci boyutta bir çözüm bulunması ise ancak Kıbrıs Türklerinin haklarının garanti altına alınması ile mümkün olabilir. Bu bağlamda, Kıbrıs Türklerinin, 13 Temmuz 2019 tarihinde yaptığı ve ülkemizin de tam destek verdiği kapsamlı işbirliği önerisi çözüm için önemli bir fırsat teşkil etmektedir.

AB’nin bu fırsatı değerlendirmek ve hidrokarbon kaynakları konusunda Ada’daki iki tarafı bir araya gelmeye teşvik etmek yerine, Türkiye aleyhinde kararlar almaya yönelmesi etkisiz, gerçeklikten kopuk ve yapıcı olmayan bir hareket tarzıdır.

Ülkemiz hem kendi haklarını, hem de Kıbrıslı Türklerin haklarını bundan önce olduğu gibi bundan sonra da kararlılıkla korumaya devam edecek, bu yöndeki faaliyetlerini daha da arttıracaktır. Bu hususta Kıbrıs Türklerine verdiği sözleri 26 Nisan 2004’ten beri tutmayan AB’nin bize söyleyeceği bir sözü de yoktur.

Bu kararların, 15 Temmuz hain darbe girişiminin üçüncü yıldönümü gibi Türk halkı için çok önemli bir günde alınmış olması da manidardır.”

AB TÜRKİYE’Yİ SUÇLUYOR

AB geçen ay yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarının ‘yasa dışı olduğunu’ söylemiş ve çalışmaların durdurulmaması durumunda Türkiye’nin ‘yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği’ uyarısında bulunmuştu.

AB, Türkiye’yi sondaj faaliyetleriyle ‘Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesine girmek ve egemenliğinin ihlâl etmekle’ suçluyor.

Türkiye, Mayıs ayı başında Fatih sondaj gemisini adanın batısına göndermiş ve burada çalışmalara başlamıştı. Türkiye’nin ikinci sondaj gemisi Yavuz da Haziran ayı sonunda Doğu Akdeniz’e gitmek üzere demir aldı.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Ümit Özdağ, Ulus Hali’nde25 Nisan 2024 Perşembe 12:23
  • Eş zamanlı ‘Bozdoğan-29’ operasyonu25 Nisan 2024 Perşembe 10:13
  • Polat çifti hakim karşısına çıkacak25 Nisan 2024 Perşembe 10:06
  • Bahçeli parkta yürüyüş yaptı25 Nisan 2024 Perşembe 10:03
  • Yurtta hava durumu25 Nisan 2024 Perşembe 09:10
  • Erdoğan'dan Ermeni Patrikliği'ne taziye mesajı24 Nisan 2024 Çarşamba 13:02
  • Bakan Tunç'tan DEM Parti açıklaması24 Nisan 2024 Çarşamba 12:58
  • Bakan Güler, Tuan ile görüştü24 Nisan 2024 Çarşamba 12:34
  • Depremzedeleri bile dolandırdılar24 Nisan 2024 Çarşamba 10:00
  • Bingöl’de deprem23 Nisan 2024 Salı 14:33
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2015 Bursa Bakış | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0224. 408 35 78- Haber İhbar Hattı: 0544.201 80 43 Faks : 0224.408 35 78