• BIST 9668.36
  • Altın 3996.585
  • Dolar 38.8091
  • Euro 43.2885
  • Bursa 16 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C

Türk Devletler Teşkilatı ve KKTC gerçeği

Aydın Güneş

Fatih Altaylı, hafta sonu YouTube kanalında yine dikkat çekici bir programa imza attı. Konuğu,  Türk dünyası için son derece önemli bir isim olan Türk Devletleri Teşkilatı’nın (eski adıyla Türk Keneşi) kurucu genel sekreteri Halil Akıncı'ydı.

Söyleşide, teşkilatın kuruluş sürecinden, adının nasıl belirlendiğine; dili, kültürü ve kimliği elinden alınmaya çalışılan Türklerin nasıl bir araya getirilmeye çalışıldığına kadar pek çok kritik başlık ele alındı.

Halil Akıncı, “Biz kendimizi küçük görsek de dünyada bir Türk sorunu ve Türk korkusu vardır” diyerek, teşkilatın kuruluşunun ne kadar zorlu ama bir o kadar da hayati bir süreç olduğunu özetledi.

Tarihteki bazı ihtilaflı olayların Türk devletleri arasında hâlâ ufak çatışmalara neden olabildiğini ifade eden Akıncı, Bilge Kağan ve Mustafa kemal Atatürk gibi isimlerin ise herkesin üzerinde birleştiği ortak kahramanlar olduğunun altını çizdi.

Özellikle tarih bilincinden uzak veya kasıtlı olarak ayrıştırma yapanlara ise “Şah Hatayi'de, Yavuz Sultan Selim de Türk. Bunlar savaşmış olabilir ama her ikisini de kahraman olarak kabul edeceksiniz. Timur’la Yıldırım Beyazıt da öyle… Geçmişte bunlar yaşandı ama artık aklımızı başımıza topladık. Birbirimizi yemiyoruz.” denmesi gerektiği dersini verdi.

Söyleşide en çok merak edilen sorulardan biri de Türk Devletleri Teşkilatı, KKTC’ye gerçekten sırt mı dönüyor? Oldu.

Halil Akıncı bu konuyu net ifadelerle açıkladı:

“Teşkilattaki bazı ülkeler, KKTC’yi resmen tanımıyor olabilir ancak diplomatik ilişki kurma yönünde adımlar atılıyor. Örneğin Türkmenistan, Roma Büyükelçisini KKTC’ye akredite etti. Diğer ülkeler de büyükelçilik açma hazırlığında. 2022 Semerkand Zirvesi’nde KKTC gözlemci üye olarak kabul edildi.

Ancak Özbekistan Dışişleri Bakanı Nurov’un ‘Bu tanıma anlamına gelmez’ açıklaması, ülkelerin temkinli yaklaşımını yansıtıyor.”

Akıncı, bu temkinli yaklaşımın yalnızca bugünkü değil, geçmişteki Türk dış politikasının zafiyetlerinden de kaynaklandığını belirtti.

1964’te BM Barış Gücü’nün yalnızca Rum tarafını muhatap almasına karşı Türkiye’nin yetersiz tepkisi; 2004’teki Annan Planı’nda Rum tarafı planı reddetmesine rağmen ödüllendirilirken, Kıbrıs Türklerinin dışlanması gibi örneklerle Türkiye’nin diplomatik başarısızlıklarına dikkat çekti.

Bugün ise dış politika alanında kurumsal yapının zayıflaması, liyakat eksikliği ve tutarsızlıklar KKTC’nin tanıtımı konusunda ciddi engeller oluşturuyor.

Ayrıca Türk devletlerinin Kıbrıs’a mesafeli duruşunda, uluslararası denge ve çıkar ilişkileri de belirleyici rol oynuyor.

Rum kesimi dünya tarafından yasal devlet olarak tanındığı için bu ülkeler ilişkilerini riske atmak istemiyor.

Ancak Halil Akıncı bu konuda da çözüm önerisi sunuyor:

“Tayvan örneğinde olduğu gibi, resmi tanıma olmaksızın diplomatik temsilcilikler açılabilir. Tayvan’ın Türkiye’de ticaret temsilciliği var, Türkiye’nin de Tayvan’da kültür temsilciliği. Aynı formül KKTC için de uygulanabilir. Bu, prestiji korur ve diplomatik ilişkileri güçlendirir. Ama bunun için Türkiye’nin kurumsal akla dayalı, istikrarlı ve uzun vadeli bir dış politika vizyonuna ihtiyacı var.”

Program, Türk dünyasına ilgi duyan herkes için bir ders niteliğinde.

Tarihi gerçeklerle, diplomatik perspektifleri buluşturan bu söyleşiyi kaçırmamanızı salık veriyorum.

Esen kalın.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2015 Bursa Bakış | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : Haber İhbar Hattı: 0544.201 80 43 Faks : 0544.201 80 43