• BIST 10045.74
  • Altın 2386.395
  • Dolar 32.3785
  • Euro 34.5298
  • Bursa 16 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C

Prostat kanserine neden olan 3 etken

Prostat kanserine neden olan 3 etken
50 yaşından önce ‘bende olmaz’ diyorsanız dikkat...

Prostat kanserinde riski artıran faktörler var. Bunların arasında genetik risk dikkat çekiyor. Baba ya da baba tarafındaki erkek akrabalarda prostat kanseri varsa, oran daha genç yaşlara iniyor. Irksal özellikler de risk açısından önemli bir faktör. Batı Avrupa ve ABD’de prostat kanseri daha sık görülürken Ortadoğu ve Uzak Doğu ülkelerinde daha az rastlanıyor. Siyahilerde prostat kanserinin daha sık görüldüğü ortaya çıkan başka bir sonuç. Genetik ve ırksal özellikler değiştirilemese de, prostat kanserinde kişilerin değiştirebileceği başka bir risk faktörü var; obezite. Zira kolestrol oranı yüksek besinler alan obezlerde prostat kanseri riski artıyor. 

Belirti vermiyor!

Prostat kanserinin en dezavantajlı durumu, erken dönemde belirti vermemesi. Ancak ilerleyen dönemlerde kendini belli ediyor. İleri evrede tümörün büyüklüğü, idrar akışını engelliyor. Hasta idrarını zorlukla yaptığı için doktora başvuruyor. Bunun yanı sıra idrarda ve menide kan gelmesi de belirtilerin arasında sayılıyor. Prostattaki kanser, kemiğe sıçramışsa hastalarda kemik ağrısı da görülebiliyor. 

Erken teşhis için kontrol şart!

Prostat kanserinin erken dönemde belirti vermemesi, ileri evre saptanmasına yol açıyor ve bu da ölüm riskini artıyor. Ama prostat kanseri riskini erken saptamak ve tedaviye başlamak hayat kurtarıyor. Prof. Dr. Ali Rıza Kural kimlerin, ne zaman kontrole başlaması gerektiği ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Erken tanı için 50 yaşından sonra rutin tetkiklere başlanması gerekiyor. Ancak babada ya da baba tarafından gelen yakın akrabalarda prostat kanseri varsa, risk artıyor. Bu nedenle bu kişilerin 40-45 yaş arasında rutin tetkiklere başlaması erken tanı açısından çok önemli.”

Kandan saptanan risk

Prostat kanseri riskini saptayan tarama testi için yalnızca kan verilmesi yeterli. PSA yani Prostat Spesifik Antijen denilen kan analizi yapılıyor. Bu test, kesin sonuç için değil, risk oluşup oluşmadığına dair fikir veren bir tarama testi. Yaşa özgü PSA değerinin yüksek bulunması veya yıllar içerisindeki artış hızı kanser şüphesi oluşturuyor. Uzmanlar, rektal muayene de yapıyor, muayenede sertlik bulunması PSA değerinden bağımsız olarak da kanser şüphesi için bir sinyal anlamına geliyor. 

Kesin teşhis için ileri tetkik gerekiyor

Prostat kanseri teşhisinde en önemli tetkik, Multiparametrik Prostat MR. Bu MR’da adeta prostatın yüksek çözünürlüklü bir fotoğrafı çekiliyor. Kanser şüphesi olan bölgeyi gösterebildiği gibi hedefe yönelik biyopside (MR-TRUS füzyon biyopsi) istenilen yere ulaşabilmek için de kullanılıyor. Böylece eskiden olduğu üzere gereksiz tekrar tekrar biyopsi yapmaya gerek kalmıyor. 

Milimetrik hassasiyetle biyopsi yapılıyor

Prostat kanserinin kesin tanısı için biyopsi yapmak, gereksiz ameliyatları önleyen önemli bir yöntem. Öncelikle prostattaki tümör şüphesi olan noktalar bulunuyor ve oradan örnek alarak patolojik inceleme yapılıyor. Son yıllarda uygulanan “MR-TRUS füzyon biyopsisi” olarak bilinen yeni yöntemde, şüpheli noktaya milimetrik hassasiyetle doğrudan ulaşılabiliyor. İşlem sırasında hastadan daha önce çekilen MRI görüntüleri kullanılıyor. Görüntüler, transrektal ultrasonografi görüntüleriyle üst üste getiriliyor. Bir tür navigasyon yöntemi sayesinde biyopsi iğnesi şüpheli noktaya yöneltiliyor. Böylece milimetrik sapma ile şüpheli noktadan biyopsi alınıyor. 

PSA’da her yükseklik kanserden kaynaklanmıyor

Her PSA yüksekliği prostat kanseri varlığı anlamına gelmiyor; çünkü prostat iltihabı da PSA’yı yükseltebiliyor. Özellikle iltihap olduğu düşünülen zamanlarda çekilen multiparametrik prostat MRI kansere benzer görüntüler ortaya koyabiliyor. Bu nedenle şüphe oluşması halinde MRI’ın en az 8-10 hafta sonra çekilmesi gerekiyor. Kronik prostatit oluşan hastalarda da benzer bir durum görülebiliyor. Ancak farklı fazlarda alınan görüntülerle deneyimli bir radyolog bunları ayırt edebiliyor. 

Farklı tedaviler uygulanıyor

Prostat kanseri saptanan hastaların tedavisinde farklı yöntemler uygulanıyor. Klinik olarak saptanan ama kanser ilerlemesi açısından riskli sayılmayan hastalarda, hiçbir tedaviye gerek duyulmadan “Aktif İzlem” denilen yöntemle; aralıklı PSA ölçümleri ve MR çekimleri ile takip ediliyor. Tetkiklerde tümör saptanmış hastalarda eğer başka organlara sıçramamış, yalnızca prostatla sınırlı kalmışsa, cerrahi yöntemler tercih ediliyor. Genç hastalarda kanser robotik cerrahi ile ameliyat edilirken, daha ileri yaşlardaki hastalarda cerrahi yerine radyocerrahi yani ışın tedavisi uygulanıyor. Başka organlara yayılmış ileri evre kanserlerde ise hormon, kemoterapi gibi hastanın durumuna uygun tedaviler yapılıyor. 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Kronik depresyon sinsi ilerliyor30 Nisan 2024 Salı 09:40
  • Veteriner hekimden kene uyarısı29 Nisan 2024 Pazartesi 13:42
  • Mide gribine dikkat29 Nisan 2024 Pazartesi 12:38
  • Bu hatalar damarlarımızı tıkıyor29 Nisan 2024 Pazartesi 10:01
  • 'Polen alerjisi' uyarısı29 Nisan 2024 Pazartesi 09:19
  • Bunlar iyot eksikliğinin habercisi27 Nisan 2024 Cumartesi 13:25
  • Yüz ve kollarınız şişiyorsa dikkat27 Nisan 2024 Cumartesi 13:08
  • Başkalarını neden suçlarız?27 Nisan 2024 Cumartesi 13:03
  • Gözlerinizi güneş ışığından koruyun27 Nisan 2024 Cumartesi 12:20
  • Neden endişeli hissederiz?27 Nisan 2024 Cumartesi 10:20
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2015 Bursa Bakış | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0224. 408 35 78- Haber İhbar Hattı: 0544.201 80 43 Faks : 0224.408 35 78