• BIST 10045.74
  • Altın 2412.19
  • Dolar 32.2444
  • Euro 34.5848
  • Bursa 14 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 12 °C

Jinekolojik kanserlere karşı 3 kural

Jinekolojik kanserlere karşı 3 kural
Her kadın hiçbir şikayeti olmasa da…

Dünyada kadınlarda görülen her beş kanserden birini jinekolojik kanserler oluşturuyor. Jinekolojik kanserler her yıl kabaca bir milyon kadında teşhis ediliyor ve yüzbinlerce ölüme neden olabiliyor.

Rahim, yumurtalık ve rahim ağzı kanserleri, jinekolojik kanserlerin yüzde 95 gibi büyük bir oranını kapsıyor. Ülkemizde de sık görülen jinekolojik kanserlerde ölüm oranı yüksek olsa da aslında erken teşhis ve tedavi hayat kurtarıyor! 

Kadın Hastalıkları ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Fuat Demirci, her  yıl düzenli olarak yapılan jinekolojik muayenelerin kadın kanserlerinin önlenmesinde veya erken teşhis edilmesinde en önemli faktörü oluşturduğuna dikkat çekerek, “Bu nedenle, her kadının hiçbir yakınması olmasa dahi 21 yaşından itibaren jinekolojik muayene yaptırmayı ihmal etmemesi gerekiyor. Ayrıca adet düzeninde değişiklik, anormal kanama, ağrı, akıntı ve ilişki sırasında oluşan kanamalarda mutlaka hekime başvurulmalı. Bunların yanı sıra jinekolojik kanserlere yol açan risk faktörlerinin bilinmesi ve bu yönde önlem alınması önem taşıyor. Bu üç faktör jinekolojik kanserlerde yaşam kurtarıyor” diyor.

RAHİM KANSERİ

Rahmin iç dokusundan kaynaklanan ve genellikle menopozdan sonra oluşan rahim kanseri erken dönemde tespit edilebilen bir hastalık. Ülkemizde yumurtalık ve rahim ağzı kanserinden daha sık görülen rahim kanserinin tedavisine erken dönemde başlandığında başarı oranı oldukça yükseliyor. 

Belirtileri: Menopoz döneminde oluşan vajinal kanama, adet gören kadınlarda ise düzensiz kanamalar ve ara kanamalar, rahim kanserinin tipik belirtilerini oluşturuyor.  

Erken tanı için: Rahim kanseri hastaların yüzde 75’inde erken dönemde teşhis edilebiliyor. Dolayısıyla adet gören kadınların düzensiz veya ara kanamalarda, menopoz sonrasında ise bir kez oluşsa dahi vajinal kanamalarda hekime başvurmaları büyük önem taşıyor.

Tedavisi: Erken dönemde rahmin alınması yeterli geliyor ve hayat kurtarıcı oluyor. İleri evrelerde ise rahim, yumurtalıklar, omentum ve lenf düğümlerinin alınması gerekiyor. Prof. Dr. Fuat Demirci, cerrahi tedaviye destek için radyoterapi ve kemoterapi yöntemlerine de başvurulduğunu belirterek, “Son yıllarda hastaları pelvik ve paraaortik (karında büyük damarların etrafındaki lenf düğümleri) lenf düğümünün alınmasından korumak amacıyla laparoskopik sentinel lenf nod örneklemesi yapılıyor. Ayrıca moleküler tekniklerle gerçekleştirilen değerlendirmelerde konvansiyonel yöntemlerle atlanma olasılığı olan hastalar etkili biçimde tedavi edilebiliyor. Sentinel lenf nod örneklemesi hastayı hem olası ameliyat komplikasyonlarından hem de lenf bezlerinin alınmasından kaynaklanan ayaklarda şişlik ve ödem gibi komplikasyonlardan koruyor” diyor. 

RAHİM AĞZI KANSERİ

Tıp dilinde ‘serviks kanseri’ olarak adlandırılan rahim ağzı kanseri, dünyada kadın kanserleri arasında 4. sırada yer alıyor. Dünyada her yıl yaklaşık 570 bin kadın, etkeni human papilloma virüsü (HPV) olan rahim ağzı kanserine yakalanıyor ve bu kadınların yarısı yaşamını yitiriyor. Bunun nedeni ise erken dönemde belirti vermeyen bir hastalık olması. Rahim ağzı kanseri aslında önlenebilen veya erken evrelerinde başarıyla tedavi edilebilen bir hastalık. Ülkemizde de uygulanan HPV aşısı rahim ağzı kanserinden korurken, smear testi de kanser öncülü lezyonların erken dönemde yakalanmasına yardımcı oluyor. 

Belirtileri: Rahim ağzı kanserinde erken dönemde belirtiler görülmüyor. Geç dönemde ise kanlı akıntı, ilişki sırasında kanama ve düzensiz adet kanamaları şeklinde kendini belli ediyor. 

Erken tanı için: Hiçbir yakınması olmasa bile 21 yaş üzerinde ve cinsel yaşamda aktif olan kadınların düzenli aralıklarla smear testi yaptırmaları şart! Smear testinden şüpheli bir sonuç çıkarsa, HPV araştırması, kolposkopi ve biyopsi ile kanserin öncül lezyonları saptanabiliyor. Ayrıca 30 yaş üzeri kadınlarda her 5 yılda bir birlikte yapılan smear ve HPV testi de taramada kullanılıyor. Prof. Dr. Fuat Demirci, günümüzde rahim ağzı kanserinden korunmak için en önemli yöntemin HPV aşıları olduğuna işaret ederek, “HPV aşıları kız ve erkek çocuklarda 9 yaşın üzerinde yapılıyor. Ülkemizde de 9 HPV virüsünden koruyan aşıdan üst yaş sınırı olmadan tüm kadınlar faydalanabiliyor. Ancak aşı yaptıran kadınların da smear testini ihmal etmemeleri gerekiyor” diye konuşuyor.  

Tedavisi: Erken dönemde rahim ağzının küçük bir kısmının koni şeklinde alınması yeterli gelirken, ileri dönemlerde ise ameliyatın müdahale alanı genişliyor. Hastalığın ilerlemiş olduğu durumlarda ameliyatın yanı sıra radyoterapi ve kemoterapi tedavisi de gerekebiliyor.

YUMURTALIK KANSERİ

Yumurtalık kanseri ülkemizde jinekolojik kanserler arasında rahim kanserinden sonra 2. sırada yer alıyor. Sinsice ilerlemesi nedeniyle hastaların büyük çoğunluğunda tanı ileri evrede konulabildiği için ölümcül kanser olarak ifade ediliyor. Aslında erken teşhis edildiğinde tedavide yüzde 80-90’lara varan başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Yumurtalık kanserinin yüzde 10-15’inde genetik geçiş etkili oluyor. Dolayısıyla genetik öykü varlığında gen araştırması yapılarak kadının sıkı takibe alınması büyük önem taşıyor. 

Belirtileri: Yumurtalık kanseri erken dönemde belirti vermeyen bir kanser türü. İleri evrelerde ise daha çok hazımsızlık, karında şişme, bulantı ve kilo kaybı gibi mide-bağırsak sistemiyle ilişkili sorunlara yol açıyor. Gastrit, ülser ve kolit gibi hastalıklara özgü belirti vermesi nedeniyle zaman kaybı oluyor; her 3 kadından 2’sinde hastalık ileri evrede (Evre 3-4) teşhis ediliyor.

Erken tanı için: Yumurtalık kanserinde en önemli erken tanı yöntemi düzenli aralıklarla yapılan jinekolojik muayene ve ultrasonografidir. Riskli olduğu saptanan kadınlarda ise bazı kan testleri (tümör belirteçleri) ve ultrasonografik takip önem taşıyor. Ayrıca genetik risk saptanarak muayene ve takip sıklığı belirleniyor. 

Tedavisi: Prof. Dr. Fuat Demirci, cerrahi yöntemin yumurtalık kanserinin temel tedavisini oluşturduğunu belirterek, “Ameliyatta amaç gözle görülebilir kanser hücrelerinin tümünü almaktır. Bu amaçla gerekirse bağırsaklardan bir kısım ve dalak da alınabiliyor. Yumurtalık kanserleri kemoterapiye iyi cevap veren tümörlerdir. Ameliyat sonrasında kemoterapiyle tedavi destekleniyor.” diyor

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Boğazınızda gıcıklanma varsa, dikkat!30 Nisan 2024 Salı 10:00
  • İş stresini azaltacak 10 öneri30 Nisan 2024 Salı 09:54
  • Kardeş haberi çocuğa nasıl verilmeli?30 Nisan 2024 Salı 09:49
  • Kronik depresyon sinsi ilerliyor30 Nisan 2024 Salı 09:40
  • Veteriner hekimden kene uyarısı29 Nisan 2024 Pazartesi 13:42
  • Mide gribine dikkat29 Nisan 2024 Pazartesi 12:38
  • Bu hatalar damarlarımızı tıkıyor29 Nisan 2024 Pazartesi 10:01
  • 'Polen alerjisi' uyarısı29 Nisan 2024 Pazartesi 09:19
  • Bunlar iyot eksikliğinin habercisi27 Nisan 2024 Cumartesi 13:25
  • Yüz ve kollarınız şişiyorsa dikkat27 Nisan 2024 Cumartesi 13:08
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2015 Bursa Bakış | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0224. 408 35 78- Haber İhbar Hattı: 0544.201 80 43 Faks : 0224.408 35 78