Türkiye Komünist Partisi (TKP), "Herkes Konuşacak Cumhuriyetçiler Susacak, Öyle Mi!" başlıklı bir açıklama yayımladı.
Bu düzenin Cumhuriyeti kemirdiğine, tarikatları başımıza bu düzenin yeniden bela ettiğine, eşitsizlik ve yoksulluğa bu düzenin neden olduğuna, Türkiye’yi NATO ve ABD hegemonyasına bu düzenin soktuğuna işaret eden TKP, "çözüm" denilen sürecin bu tabloyla uyumlu olduğunun altını çizdi.
"Her şeyin üzerinde ve diğer sorunlardan ayrı bir Kürt sorunu yoktur. TKP yıllardır bunu söylüyor. TKP, Kürt sorununun ülkenin temel sorunlarıyla birlikte ele alınması gerektiği düşüncesinde" denilen açıklamada, her şeyin üstündeki temel tek sorunun kapitalist sömürü düzeni olduğu vurgulandı.
"Bize dayatılan bu sürecin ABD, İngiltere ve İsrail’in bölge planlarına uyumlu olduğunu, sermaye sınıfının ihtiyaçları doğrultusunda şekillendiğini, siyaseti ve kamusal alanı bütünüyle laiklikten uzak bir anlayışa teslim etme niyetiyle geliştirildiğini düşünüyoruz" denilen açıklamada TKP’nin inisiyatifiyle başlatılan 'Ülkemizin Uçuruma Yuvarlanmasına İzin Vermeyeceğiz' açıklamasının yarattığı etkinin toplumda sürece ilişkin soru işaretlerinin yaygınlığını gösterdiği ifade edildi.
TKP'nin açıklamasının tamamı şöyle:
Herkes Konuşacak Cumhuriyetçiler Susacak, Öyle Mi!
Abdülhamit özlemle anılıyor, Vahdettin övülüyor.
Saidi Nursi ve Şeyh Said halk kahramanı ilan ediliyor.
Cumhuriyetten İmparatorluğa geçiş tartışılıyor, Barrack denen bir adam Osmanlı’nın erdemleri konusunda referans gösteriliyor.
Ümmetçi çözümler en yetkili ağızdan dillendiriliyor. Din temelli kardeşlikten söz ediliyor.
Suriye’de “Amerikalıların ve İngilizlerin adamı” Şara başa getiriliyor. İsrail memnun, Ankara’dakiler memnun, Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi de memnun.
Bütün bunlar olurken grevler yasaklanıyor, ücretler yerlerde sürünüyor, eşitsizlikler derinleşiyor, yoksulluk kural haline geliyor. Küçük bir azınlık yine memnun!
Yıllar boyunca PKK ve bir kısım “sol” “Kürt sorunu çözülürse bu ülkenin bütün sorunları çözülür” diyordu. Bir süredir iktidar da aynısını söylüyor. “Kürt sorunu” demiyor belki ama adı hâlâ konamayan bir süreç her şeyin anahtarı haline geldi.
“Bu sorunu çözelim demokrasi gelecek.”
“Bu sorunu çözelim ekonomi düzelecek.”
“Bu sorunu çözelim emperyalizm çuvallayacak.”
“Bu sorunu çözelim İsrail açığa düşecek.”
Dahası da var.
“Bu sorunu çözelim, Türk-Kürt-Arap birliği kurulacak.”
“Bu sorunu çözelim Türk dünyası şahlanacak.”
Bu nasıl bir yaygaradır!
Her şeyin üzerinde ve diğer sorunlardan ayrı bir Kürt sorunu yoktur. TKP yıllardır bunu söylüyor. TKP, Kürt sorununun ülkenin temel sorunlarıyla birlikte ele alınması gerektiği düşüncesinde.
Bu ülkede her şeyin üstünde temel tek bir sorun vardır: Kapitalist sömürü düzeni.
Cumhuriyeti bu düzen kemirmiş, tarikatları başımıza bu düzen yeniden bela etmiş, eşitsizlik ve yoksulluğa bu düzen neden olmuş, Türkiye’yi NATO ve ABD hegemonyasına bu düzen sokmuştur.
Kürt sorunu bu tablonun içinde değerlendirilmelidir.
Şu anda “çözüm” diye karşımıza çıkarılan süreç bu tabloyla uyumludur. Cumhuriyetle hesaplaşan, holdingler ve tarikatlar düzeni ile uyumlu, ABD ve İsrail’in bölgesel planlarıyla örtüşen bir süreçle karşı karşıyayız.
Daha önce sayısız kez olduğu gibi, bu sürece itirazı olanları bastırmak için her yolu deniyorlar.
AB’ye üyelik başvurusu yapıldığında böyle oldu, Ergenekon operasyonunda böyle oldu, Anayasa Referandumu’nda böyle oldu, önceki “çözüm süreci”nde böyle oldu.
Hiç susmadık. Yine susmayız.
Bize dayatılan bu sürecin ABD, İngiltere ve İsrail’in bölge planlarına uyumlu olduğunu, sermaye sınıfının ihtiyaçları doğrultusunda şekillendiğini, siyaseti ve kamusal alanı bütünüyle laiklikten uzak bir anlayışa teslim etme niyetiyle geliştirildiğini düşünüyoruz.
“Sol”culuk adına, Osmanlıcılık adına ya da “yerli ve millilik” demagojisi adına yazıp çizilenlerin bu içeriğin üzerinden atlaması yeterince açıklayıcıdır.
Partimizin inisiyatifi ile hazırlanan ve sonrasında çok geniş bir kesime yayılan “Ülkemizin Uçuruma Yuvarlanmasına İzin Vermeyeceğiz” açıklamasının yarattığı etki, toplumda sürece ilişkin soru işaretlerinin yaygınlığını göstermektedir. Siyaset dünyası, kamuya mal olmuş bir açıklamaya kısa sürede ve kendi iradeleriyle destek beyan edenlere sıfat aramakla oyalanmak yerine, sürece ilişkin gündeme getirilen soruları ve itirazlara konu olan maddi gerçekleri tartışmakla değerlendirmelidir.
TKP ortaya çok güçlü ve açık bir program koymaktadır. Türkiye’yi bağımsız ve egemen, herkesin kardeşçe ve eşitlik içinde yaşadığı bir ülke haline getirmek, refaha ve barışa ulaşmak, laikliği tesis etmek, Cumhuriyet fikrini ayağa kaldırmak mümkündür. İnsanın insanı sömürmediği, holding ve tarikatların yerine emekçi halkın iradesinin egemen olduğu düzenin adı sosyalizmdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.