• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • Bursa 11 °C
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 11 °C

Erken Kriz Seçimi!

Kemal Cankaya

Türkiye siyaset gündemi, ekonomik, politik olarak kriz endeksli bir şekilde ışık hızı ile değişim gösteriyor.

Ülke AK Parti iktidarı ile birlikte her anlamda değişim, dönüşüm içerisinde bilinmezliğe doğru gidiyor.

Bu bilinmezlik AK Parti cenahında istikrar olarak tanımlanırken,

diğer katmanlar tarafından istikrarlı kaos ve kriz politikası olarak tanımlanıyor.

12 Eylül 1980 darbesi ile birlikte başlayan süreci bir film şeridi gibi gözlerinizin önünde geçirdiğinizde, bugünlere nasıl gelindiğini daha iyi değerlendirebilirsiniz.

Siyaset- Tarikat- Ticaret ilişkilerinin yeraltından çıkarak, Özal iktidarı ile birlikte legalleştiğini görürsünüz.

Bir zamanlar Fettullah Gülen Cemaati olarak bilinen derin yapılanmanın, devletin tüm kurumlarını ahtapotun kolları gibi sardığını, her iktidar ve hükümet döneminde bir şekilde siyaset içerisinde vücut bulduğunu görüyoruz.

Işık hızı ile yaşanan değişimler karşısında muhalefet partileri şapşallaşmış bir şekilde politika üretemedikleri gibi, AK Parti iktidarının oluşturduğu suni gündemin rüzgarına kapılarak yaşanan siyasi, ekonomik kaosa ortak olduklarının farkında bile değiller.

Terörün son bulması için, ortaya atılan demokratik açılım, çözüm süreci, barış görüşmeleri senaryoları ile ekonomide çalan tehlike çanları duyulmaz hale getirildi.

PKK terör örgütü, yaşanan siyasi ekonomik kriz sürecini fırsata çevirme kurnazlığı içinde, HDP vasıtası ile iktidarla satranç diplomasisine girdi.

Oynanan satranç oyununda mat edilen yine halk oldu.

Her istikrar söyleminden, aslında istikrarsızlığın daha da derinleştiğinin anlaşılması gerekiyor.

AK Parti, Cemaat birlikteliği süreci içerisinde Amerikan filmlerine taş çıkartacak senaryolarla TSK’ya operasyonlar yapıldı.

17- 25 Aralık 2013’te, FETÖ tarafından iktidara yönelik yapılan operasyonlar sonrası yaşananlar bir milattı.

Bir zamanlar gönül insanı bilge şahsiyet diye görülen Fettullah Gülen ve cemaat mensupları bir anda terörist oluverdiler.

O süreçte AK Parti ile cemaat arasında köprüler atılmasına rağmen, ilişkilerini yüzeysel olarak sürdüren iktidar mensupları vardı.

Ta ki, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimine kadar!

15 Temmuz darbe girişimi sonrası süreç yeni Türkiye’nin yollarını açtı.

20 Temmuz’ 2016’ya kadar bu haldeyken OHAL’e geldik.

OHAL ile birlikte aslında işlevsiz olan parlamento, devre dışı bırakılarak ülke KHK’larla yönetilmeye başlandı.

KHK uygulamaları toplumun büyük kesiminde travmaları beraberinde getirdi.

AK Parti iktidarı döneminde uygulanan politikalara diyalektik olarak bakıldığında, krizler süreci olarak değerlendirebiliriz.

Bugüne kadar piyasalara kayıt dışı para aktarımı yapılarak suni bir rahatlama sağlanmaya çalışıldı.

Maalesef bir yerden sonra kaynak tükeniyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın itiraf niteliğinde yaptığı bir açıklama vardı; “Tulumba da su bitti.”

Tüm kriz dönemlerinin başrol oyuncusu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 16 Nisan 2017 referandumunda hiç şaşılmayacak şekilde, ağır söylemlerle eleştirdiği Erdoğan’a destek vererek, referandumda yeni Anayasa'ya evet diyeceklerini deklere etti.

MHP’nin büyük kurultay sürecinde parti içi muhalefetin seçimleri kazanacağı kaygısı, AK Parti ile işbirliği yapmak zorunda bıraktı.

Bu süreç MHP’den kopmaları beraberinde getirdi.

MHP’den kopanlar, partilerinden umudunu kesen her kesimden insan Meral Akşener liderliğinde İYİ Parti etrafında birleştiler.

İYİ Parti'nin kısa sürede ivme kazanması, toplumda karşılık bulması iyiden iyiye Bahçeli’yi rahatsız etti.

Yani anlayacağınız İYİ Parti sağ siyasetin ayarlarını bozdu.

Bu rahatsızlık sonucunda, İYİ Parti’nin seçime girmemesini sağlayacak bir şekilde erken seçim çağrısı yapıldı.

Tabi diğer taraftan genel olarak ekonomideki tehlike çanlarının çalması, AK Parti, MHP ittifakı açısından anketlerde de oranlar anlamında grafiklerle tehlikeyi işaret ediyor.

Tehlikenin, krizin daha da derinleşmemesi için, zararın neresinden dönersek kârdır mantığı içinde erken seçim kararı alınmak zorunda kalındı.

24 Haziran 2018 takvimine karar verildi.

Yani 65 gün gibi kısacık bir sürede uyum yasaları çıkacak, Cumhurbaşkanı, adayları, işlevsiz parlamentonun katmerli maaş alan milletvekili adayları belirlenecek.

Tabi bu arada sosyal medyanın yeni geyik gündemi erken seçim.

Yapılan geyiklere baktığımızda herkes hazırmış;

hep sandığa gömüyorlar, umutlar, hayaller hep toz pembe, amma velâkin sandığa gömülen nedense hep halk oluyor.

Kimileri erken baskın seçim tanımlaması yaparken, bence bütünü ile baktığımızda erken kriz seçim olduğunu söyleyebiliriz. 

Her ne kadar inkar edilse de bizleri çok büyük toplumsal ekonomik kriz bekliyor.

Bir çok sektörle birlikte özellikle inşaat piyasasında yaşanan ekonomik sıkıntılar iflas haberleriyle devam ediyor.

Son olarak inşaat sektöründe 50 yıllık geçmişi olan İnanlar Holding iflas etti.

Umarım yaşanan kriz domino taşı etkisi yapmaz.

 

 

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2015 Bursa Bakış | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0224. 408 35 78- Haber İhbar Hattı: 0544.201 80 43 Faks : 0224.408 35 78