Kaybeden Bozbey mi?

Seçim bitti fakat, gürültüsü devam ediyor.

Bursa CHP’de seçim sürecinde yaşananlara baktığımızda, kazanılacak seçimi kaybetmelerinin birçok nedeni olduğunu görüyoruz.

Bu seçimin kaybedeni Bozbey mi?

Yoksa CHP il ve ilçe örgütleri mi?

Bu süreçte yaşananlara baktığımızda, Bozbey, seçimi kazanma açısından matematiksel hesabını iyi yapmıştı.

Seçime günler kala yaptığımız sohbette, yüzde 5-7 oranında önde olduğunu, seçimi kesin kazanacağınısöylemişti.

Fakat bu hesabı yaparken, gözden kaçırdığı başka hesaplar da vardı.

Kendisinin oluşturduğu kurmay ekibinin stratejik hataları başta olmak üzere, il ve ilçe örgütlerinin seçim sürecindeki plansız, örgütsüz hallerini hesaba katmamış olmalı!

Seçimde en önemli olan kısım, sandık örgütlenmesi. Sandık örgütlenmesini tamamlamayan bir parti örgütü, seçimleri hükmen kaybetmiştir.

Net bilgi olmamakla beraber, bana gelen bilgilere göre, CHP’nin Bursa’da 1081 ‘ün üzerinde sandıkta görevlisi bulunmadığı yönünde. Bu sandıkların toplamında 100 binin üzerinde seçmen bulunuyor. Takribi yüzde 6.30 üzerinde oy’a tekabül ediyor.

Toplam 6.856 sandığın yüzde 15,8’ini kontrol edememiş, böylesi bir durumda seçim kazanmak tabi ki zor olur!

Bense, durumun pek öyle olmadığını, aradaki makasın çok dar olduğunu kendisine ifade ederek, yüzde 1.5 veya yüzde 2’lik bir oranla kazanma veya kaybetme riski ile karşı karşıya olduğunu belirttim.

Seçim sonrasında çıkan sonuca baktığımızda, genelde tahmin edilen sonuç ortaya çıktı.

Bozbey’e seçim kaybettiren faktörler nelerdi?

CHP İl Başkanı Hüseyin Akkuş’un Nilüfer’den adaylık beklentisi, Bozbey ile arasında derin bir kriz oluşturdu.

Bu kriz nedeni ile,  Akkuş’un istifa etmesi beklendi, fakat istifa süreci işlemeden Akkuş il başkanlığı görevine devam etti.

Akkuş’un istifa etmemesi, görevden alınmamasının ardından, Mustafa Bozbey, Şadi Özdemir’in başında bulunduğu bir ekip ile CHP il başkanlığını baypas ederek, Altıparmak’ta açtığı seçim koordinasyon merkezinde seçim çalışmalarını yürüttü.

Her ne olursa olsun, her ne yaşanırsa yaşansın il örgütünün baypas edilmesi etik olmadığı gibi, İl Başkanı Akkuş’un süreci kilitler tavrı da affedilecek bir durum değil.

Daha açık şekilde söylemek gerekirse, bu süreçte Akkuş, iradi olarak gerekeni yapmamıştır.

Doğru tavır ise, istifa etmesiydi.

Tabi böylesine keskinleşen bir durumda, İl Başkanı Hüseyin Akkuş, Bozbey’in seçim çalışmalarının içerisinde mümkün derece yer almamaya çalıştı.

Sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bursa’da yaptığı toplantılarda protokol gereği boy göstermeyi yeğledi.

Diğer bir faktörse, ilçe örgütlerinin büyük çoğunluğu, seçimlerde gereken proforması göstermedi.

Mustafa Bozbey’in gölgesinde seçim kazanmaya odaklandıklarından, Bozbey’e gelen oylar aynı zamanda ilçe belediye başkan adaylarına geleceği düşüncesi sığlığı içerisinde kalmışlardır.

Seçim takvimi açıklandıktan sonra, ittifak görüşmeleri netliğe kavuşmadan dokuz ilçe de adayların belirlenmesi, ittifak pazarlıkları sonuçlandıktan sonra bazı adayların adaylıklarının geri çekilmesi sonucunda,  duruma tepki olarak bu kişiler, farklı partilerden aday oldular.

Bu gerekçelerin etken olması ile birlikte, sandık örgütlenmesini tam manası ile yapamayan, ıslak imzaların tamamını alamayan, CHP örgütleri seçimin kaybedeni oldu.

Bozbey’in bu süreçte elinden gelen gayreti gösterdiğine inanıyorum.

Bazı CHP’li dostlarım bu değerlendirmelerime bozulup arayacaklar

Ben onlara bir Nasrettin Hoca fıkrası ile  cevap vereyim..

“Nasreddin Hoca, kadılık yaparken bir gün bir ahbabı burnundan soluyarak gelmiş. Hasmı için söylemediğini bırakmamış. Sonra:

Hocam, Allah aşkına söyle, demiş, haklı değil miyim?

Hoca ne yapsın?

Haklısın, demiş.

Ahbabı sinirleri yatışmış olarak gitmiş. Onun hemen arkasından hasmı gelmiş. Bu defa da o başlamış atıp tutmaya, yok bana şöyle, yok böyle yaptı demeye. O da Hoca’ya sormuş:

Haklı değil miyim?

Hoca:

Vallahi çok haklısın, demiş.

Adam da sakinleşerek gitmiş. Tüm bunlara tanık olan Hoca’nın karısı bile bu işe şaşırmış kalmış.

Senin kadılığında bir garip Hoca Efendi. İkisine de sen haklısın dedin. Hiç öyle şey olur mu?

Nasreddin Hoca hanımının yüzüne bakıp:

Hatun, demiş, sen de haklısın!”