Modern yaşamın getirdiği yoğun tempo, yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik, damar sağlığını her geçen gün daha fazla etkiliyor. Kalp krizinden felce kadar pek çok sağlık sorunuyla ilişkilendirilen damar tıkanıklığı, artık yalnızca ileri yaşların değil, genç bireylerin de karşısına çıkabiliyor. Sessizce ilerleyen bu tablo, erken fark edildiğinde önlenebilir ve yönetilebilir bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor.
Damar tıkanıklığının bölgesel belirtilerine dikkat çeken Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi’nden Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ünal Aydın, “Tıkalı damarlar, vücudun hangi bölgesinde olduğuna bağlı olarak farklı belirtiler verir. En çok kalp (koroner arterler), beyin (karotis ve serebral arterler) ve bacak (periferik arterler) damarlarında tıkanıklık görülür. Kalp damarları tıkandığında; göğüs ağrısı (anjina) meydana gelir. Bu ağrı genellikle göğsün ortasında, baskı veya sıkışma hissi şeklindedir. Eforla artar, dinlenince geçer. Ayrıca hastalar; nefes darlığı, sol kola, çeneye, sırta yayılan ağrı, çarpıntı, soğuk terleme, mide bulantısı veya halsizlik, bayılma hissi gibi belirtiler verir. Bu belirtiler ani ve şiddetli olursa kalp krizi (miyokard enfarktüsü) habercisi olabilir. Beyin damarları tıkandığında ise; ani baş dönmesi, konuşma bozukluğu, yüzün bir tarafında düşme (asimetri), kolda veya bacakta ani güçsüzlük veya uyuşma (tek taraflı), özellikle tek gözde görme kaybı veya bulanıklığı, denge kaybı, yürümede zorluk gibi belirtiler meydana gelir. Bunlar genellikle inme (felç) veya geçici iskemik atak (TIA) belirtisidir. Bacak damarları tıkandığında ise; yürürken baldırda, uylukta veya kalçada kramp tarzı ağrı ve aralıklı topallama görülür. Bacaklarda soğukluk, solukluk, ayaklarda uyuşma, karıncalanma, ayakta veya parmaklarda iyileşmeyen yaralar, tüy dökülmesi, tırnaklarda kalınlaşma gibi belirtiler görülür. İleri evrede ise istirahat halindeyken bile ağrı görülebilir. Bu belirtileri yorgunluk ve halsizlik, özellikle erkeklerde cinsel fonksiyon bozuklukları gibi semptomlar takip edebilir.” Dedi.
Belirtilerden bir veya birkaçı varsa bile uzmana görünmekte fayda var.
Sıralanan belirtilere mutlaka kulak vermek gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Ünal Aydın, “Özellikle risk faktörü bulunan kişiler; sigara kullananlar, hipertansiyon hastaları, kolesterol yüksekliği olanlar, diyabet hastaları, ailede kalp-damar hastalığı öyküsü olanların mutlaka geciktirmeden uzmana görünmelerinde fayda vardır.” Şeklinde konuştu.
Tıkalı damarların açılması için ameliyat şart mı?
Tıkalı damarların açılması için her zaman ameliyatın şart olmadığını ifade eden Prof. Dr. Ünal Aydın, “Tıkalı damarların açılması her zaman şart değil. Eğer kişinin yan damarları gelişmişse ve o organın dolaşımını sağlıyorsa cerrahi olarak hiçbir şey yapmaya gerek yok. Öte yandan damar tıkalıdır ancak tıkanma yüzdesi yüksek değildir, dolaşımı da normal seviyedeyse bu hastalarda da cerrahi olarak hiçbir şey yapmaya gerek yok. Ancak yine de damarda bir plak oluştuğu için, yüksek risk faktörü grubunda oldukları için ilaç tedavisine mutlaka başlamak lazım. Öte yanda damar tıkandığında ve semptom oluştuğunda, bir işlem gerekliliği olduğunda; kişinin durumu, cerrahın bu olaya yaklaşımı, merkezin olanakları ve de damarın tıkanma seviyesi, tıkanma yüzdesi hatta tıkanma uzunluğuna bağlı olarak cerrahi ya da anjiyografik girişimden tercih edilir. Cerrahide plak çıkarılır, tekrar damar onarılır ya da suni ya da kişinin kendi damarıyla bypass yapılır. Anjioda ise damarlar bazen balonla açılır, bazen stent takılır. Bu da dediğim gibi yerine, uzunluğuna, çapına göre değişen bir durumdur.” İfadelerini kullandı
İleri yaş hastalığı değil.
Damar tıkanıklığı “ileri yaş hastalığı” gibi görülse de, süreç aslında genç yaşlarda başlıyor. Bu yüzden önlemler ne kadar erken başlarsa, o kadar etkili olur diyen Prof. Dr. Ünal Aydın, kadınlarda ve erkeklerde alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı.
Erkekler 30, kadınlar 40 yaşından sonra önlem almalı!
Erkeklerde 35 yaşından itibaren damar sertliği (ateroskleroz) riski belirginleşmeye başlar. Özellikle sigara içen, yüksek kolesterolü olan, ailesinde kalp hastalığı öyküsü bulunan erkeklerde bu risk 30 yaş altına bile inebilir. Bu nedenle 30 yaşından itibaren düzenli kontroller ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları şarttır.
Kadınlar ise östrojen hormonu sayesinde menopoz öncesi dönemde damar tıkanıklığına karşı nispeten daha avantajlı durumdalar. Ancak menopoz sonrası yaklaşık 45-55 yaş arası dönemde bu koruyucu etki azalır ve risk erkeklerle eşitlenir, hatta bazı durumlarda geçilebilir. Bu nedenle kadınlarda önlemler 40 yaşından itibaren aktif olarak devreye sokulmalı.
Bu grup 20 yaşından itibaren önlem almalı!
Ailesinde kalp-damar hastalığı olanlar, obezite, diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi risk faktörleri taşıyanlar, sigara içenler ve hareketsiz yaşam sürenler, 20’li yaşlardan itibaren kalp damar hastalıklarına karşı mutlaka önlem almalı.
Damar sağlığını korumak için:
Sağlıklı ve Dengeli Beslenin
Trans yağlardan, margarinlerden, işlenmiş gıdalardan uzak durun.
Sebze, meyve, tam tahıllar, baklagiller, zeytinyağı, balık gibi doğal ve antioksidan açısından zengin besinleri tercih din.
Tuz ve şeker tüketimini azaltın.
Kızartmalardan kaçınıp, haşlama, buharda veya fırında pişirme yöntemlerini kullanın.
Düzenli Egzersiz Yapın
Haftada en az 150 dakika orta tempolu yürüyüş (günde 30 dakika, haftada 5 gün) önerilir.
Egzersiz, damarların esnekliğini artırır, kan akışını düzenler ve iyi kolesterolü yükseltir.
Sigara ve Tütün Ürünlerinden Uzak Durun
Sigara, damarları daraltır, pıhtılaşmayı artırır ve tıkanıklığa zemin hazırlar. Pasif içicilik bile damar sağlığını etkiler.
Stresi Azaltın ve Uyku Düzenine Dikkat Edin
Sürekli stres, damarların yapısını bozar. Gevşeme teknikleri, meditasyon, doğa yürüyüşleri ve yeterli uyku (6-8 saat) damar sağlığına olumlu katkı sağlar.
Kan Değerlerini Kontrol Ettirin
Kolesterol, trigliserit, kan şekeri ve tansiyon düzenli olarak ölçtürün.
Yüksek tansiyon ve diyabet kontrol altına alınmazsa damar yapısını bozabilir, bu yüzden mutlaka kontrol altına alın.
İdeal Kilonuzu Koruyun
Aşırı kilo, damarların iç yüzeyini zedeler, kalbi zorlar.
Özellikle bel çevresi yağlanması risk faktörüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.