• BIST 9915.62
  • Altın 2439.282
  • Dolar 32.4246
  • Euro 34.6533
  • Bursa 17 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C

Bastırılmış duygular nasıl fark edilir

Bastırılmış duygular nasıl fark edilir
Bastırılmış duygular hastalığa zemin hazırlar...

Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk konu hakkında bilgiler verdi. Dünyada üç ana renk vardır. Sarı, kırmızı ve mavi. Diğer bütün renkler bu ana renklerin karışımı ile oluşur.

İnsanın varoluşunda da bazı temel duygular vardır. Bu duyguları korku, üzüntü, sevinç, şaşkınlık, öfke ve tiksinti şeklinde sıralayabiliriz. İnsanoğlu olaylar karşısında bu duyguları ve türevlerini yaşarlar. Dolayısıyla hepimiz aynı kaynakla doğuyor ve aynı bütünün parçasıyız. Yaşam senaryolarımız farklı olsa da olaylar karşısında yaşadığımız duygular benzerdir. 
 
Bazıları belirli olaylar karşısında yaşadığı duyguları olumsuz olarak anlamlandırıp kendilerini yargılarlar. Her duygunun bir işlevi vardır ve duygular bize yaşadığımızı hissettirir. Peki ne oluyorda duygular yaşamımızın bir parçası olmasına rağmen bazı duyguları yaşamak istemiyoruz ? Özellikle öfke, üzüntü, korku gibi... duyguları olumsuz olarak nitelendirip bunları yaşamaktan kaçınıyoruz.

Oysa bu duyguların hepsinin bir anlamı vardır. Örneğin bir kayıp durumunda üzüntümüzü yaşayarak yas sürecini anlamlandırıyoruz ya da ilişkide bulunduğumuz insanlar alanımıza girmeye çalışıp sürekli saygısızlık yapıyorsa uyarılıp öfkelenebiliyoruz bu da bizim karşı tarafa sağlıklı sınırlar koymamıza yardımcı oluyor.

Bir gaz kokusu karşısında tiksinip gerekli önlemleri alabiliriz. Üzerimize bir araba geliyorsa korkup reflekslerimizle kazadan kurtulabiliriz. Örneklerde olduğu gibi olumsuz olarak gördüğümüz bazı duygular içinde bulunduğumuz yer ve zamana göre bizim için işlevsel olabilir. Fakat ailemiz biz çocukken üzülüp ağladığımızda 'ağlama, ağlayacak ne var, sil gözyaşlarını' dediğinde üzüntü duygumuzu içimize gömebilirve yetişkin hayatımızda üzüntü yaşamaktan kaçabiliriz.

'Bana sesini yükseltme' diyen bir ebeveyn öfkelenmeye hakkın yok mesajını vererek çocuğun ileride öfkesini yaşamamasına ya da çok yoğun yaşamasına neden olabilir. Dolayısıyla ailemiz ve çevremiz tarafından gördüğümüz ve yaşadığımız davranışlar gelecek hayatımızda duyguları yoğun yaşamamıza veya hiç yaşamamamıza sebep olabilir. 

Duyguları çok yaşamak veya hiç yaşamamak; bir anda parlamak, bir anda keder çökmesi, belli belirsiz zamanlarda ağlamak, hiç ağlayamamak, öfkelenememek, çok mutlu olup bir anda durağanlaşmak ilişkilerimizde kalıcı problemler yaratabilir ve bedensel rahatsızlıklar yaşamamıza neden olabilir. 

Bu nedenle yaşadığımız zorlanmalara kulak vermeliyiz. Örneğin yolda önünüzde biri yavaş yürüdüğünde, düzensiz birini gördüğünüzde, dikkat eksikliği olan birinden rahatsız olup aniden parlıyorsak veya  tahammül edemiyorsak yani herhangi bir bedensel ve duygusal uyarılmayı yoğun bir şekilde yaşıyorsak bunun bizim için anlamı vardır diyebiliriz. Hayatta her zaman yavaş, düzensiz, sorumluluk sahibi olmayan ve dikkatsiz insanlar olacak. O zaman benzer durumlar ile her karşılaştığımızda öfkeleneceğiz anlamına gelir. Bu da elimizde olmayan ve bir başkasından kaynaklı eylemler nedeniyle sık aralıklarla öfkeleneceğiz anlamına gelir. Yani duygu durumumuzun kumandası her daim başkasında demektir. Oysa karşı tarafta rahatsız olduğumuz davranışlar belki de ihtiyacımız olan davranışlardır.

Yaşadığımız duygular doğuştan getirdiğimiz duygular mı ailemizin bize öğrettiği davranışların ürünü mü sorgulamasını yapmamız gerekir. Bedenimiz uyarılıyor ve zorlanıyorsa bu kötü bir şey değil tam aksine kendimizi anlamamız için bir fırsattır. Bunlara kulak vermezsek bedenimiz terleme, baş ağrısı sırt ve boyun ağrısı, kilo, egzama gibi problemlerle gelerek 'kendinle ilgilen' mesajını verir. Hastalıkların bir çoğu önce ruhta başlayıp sonra vücutlarımıza sirayet eder.

Yaşadığımız duyguları yargılamak, yok saymak, kulak vermemek demek hayatın içinden renkleri silmeye benzer..

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Hava değişimi kalp krizini arttırır mi?26 Nisan 2024 Cuma 11:55
  • Spora başlamadan önce 3 öneri26 Nisan 2024 Cuma 11:07
  • Sınav stresi diş sıktırıyor26 Nisan 2024 Cuma 10:50
  • Sahte güneş gözlüklerine dikkat26 Nisan 2024 Cuma 09:20
  • Muhtarlık kurumuna gerek var mı?25 Nisan 2024 Perşembe 15:29
  • Yürüyüş yapmak depresyonu önlüyor25 Nisan 2024 Perşembe 12:32
  • Evlenme korkusu nedir?25 Nisan 2024 Perşembe 10:46
  • Alerjik hastalıklara dikkat25 Nisan 2024 Perşembe 10:36
  • Metabolizmanın patronu:Tiroid bezi24 Nisan 2024 Çarşamba 12:28
  • İlişkilerde en sık yapılan hata24 Nisan 2024 Çarşamba 11:31
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2015 Bursa Bakış | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0224. 408 35 78- Haber İhbar Hattı: 0544.201 80 43 Faks : 0224.408 35 78