"Güvenliği korumak için insan hakları askıya alınamaz"

Avrupa Konseyi'nin Strasbourg’da düzenlediği Dünya Demokrasi forumunun bu seneki konusu “özgürlük ve denetim. Paris saldırılarının hemen sonrasına denk geldiği için terör forumun ana maddesi oldu.

Foruma Türkiye’den katılan ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ Türkiye kapmayanlar direktörü Ruhat Sena Akşener Cihan Haber Ajansına değerlendirmelerde bulundu. Ruhat Sena Akşener aslında güvenlik ve özgürlük kavramlarının birbiri ile çelişmediği söyledi. Güvenliği koruyarak insan haklarına saygılı olmanın mümkün olabileceği ve dünyada bunun örneklerinin var olduğu söyledi.

Akşener, "Güvenliğin korunmaya çalışıldığı yerde insan haklarının askıya alınmasını kesinlikle tasvip etmiyoruz. İkisi birlikte yürüyebilir. Böyle bir forumun yapılması da çok önemli. Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok yerinde devletlerin güvenlik önlemlerini artırdığını görüyoruz. İnsan haklarının askıya alındığı durumları da görüyoruz. Strasbourg’da 3 gün boyunca bu konunun dünya çapında tartışılıyor olması da çok önemli." dedi.

AŞIRI GÜVENLİK ÖNLEMLERİ TOPLUMU GALEYANA GETİREBİLİR

Aşırı güvenlik önlemlerinin toplumu galeyana getirebileceğini ifade eden Akşener, "Devletler aşırı güvenlik önlemleri almadan bunu yapabilir, bu mekanizmalara sahip. Fransa’da mültecilerle alakalı alınan kararlar var bunun Avrupa’ya yayılmasında kaygı duyuyoruz. Türkiye’de olduğu gibi dünyada da mülteci sorunu oldukça ciddi bir sorun. Böyle bir dönemde bu tip önlemlerin alınması hem toplumu oldukça fazla kaygılandırıyor olabilir, yükselene bir milliyetçiliğe ve yabancı düşmanlığına yol açıyor olabilir. Bunları çok tehlikeli görüyoruz. Güvenlik önlemleri alınırken mutlaka insan hakları normlarının göz önünde bulundurmak gereklidir." ifadelerini kullandı.

MEDYA VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANMAZSA TEHLİKELİ SONUÇLARI OLACAK

Türkiye’de ifade özgürlüğü ile ilgili fikirleri Af Örgütü olarak sürekli dile getirdiklerini ifade eden Sena Akşener, "Bununa ilgili ciddi değişiklilerin yapılması gerektiğini talep ediyoruz. Türkiye’de ifade özgürlüğü, özellikle muhalif düşünceleri dile getirenler açısından oldukça sorunlu. Ve buna yönelik baskıları her dönem takip edip karşı olduk. Muhalif seslerin olması demokratik toplumların olmazsa olmazı. Bunun önüne geçmemenin ve çok tehlikeli sonuçlar doğuracağını öngörebilmek gerekli." şeklinde konuştu.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN YASALARLA BELİRLENMİŞ OLMASI YETERLİ DEĞİL

Uluslararası normların sadece yasalarda yer almasının yeterli olmadığına dikkat çeken Akşener, "Uygulamada da mutlaka ifade özgürlüğünün baz alınıp, onu temel alınarak yargı uygulamalarının yapılması gerek. Bizim için veri sadece yasaların uluslararası normlara uygun olarak düzenlenmesi değil, özellikle yargı uygulamalarının mutlaka ifade özgürlüğü sınırlarına çekilmesi. Yargı kararları verirken, ifade özgürlüğü perspektifinden bakılması gerektiğini önemsiyoruz." dedi.

ULUSLARARASI TOPLUM MÜLTECİLER KONUSUNDA ÜZERİNE DÜŞENİ YERİNE GETİRMİYOR

Güvenlik önlemlerinin alınıyor olmasının mültecilere yönelik insan hakları ihlallerini getirmemesi gerektiğini belirten Akşener, "AB’nin ve uluslararası toplumun üzerine düşen görevi yerine getirmediği noktasında ciddi bulgularımız ve eleştirilerimiz var. Avrupa’ya yönelik eleştirilerimizi, Türkiye’nin 2,5 milyon gibi bir mülteciyi barındırdığı gerçekliğini aklımızın bir tarafında tutarak yöneltiyor. Avrupa’nın üzerine düşen görevi etkin bir şekilde yerine getirmesi gerekiyor ve acilen bunu yapmalı. Sadece ekonomik olarak değil toplumsal olarak da ciddi sorunları olacak." dedi.

ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ

1961 yılında iki avukatın kurduğu “Amnesty International” Uluslararası Af Örgütü’nün şu anda 150'den fazla ülkede 1,79 milyon üyesi var ve 55 ülkede insan hakları garantisi sağlanması amacıyla şubesi bulunuyor. Örgüt, insan hakları, ifade özgürlüğü, mülteci haklarını savunurken; insanlık dışı aşırı uygulamalara ve polis şiddetine karşı çıkıyor ve özellikle şiddete bulaşmamış politik tutukluların savunulması gibi birçok alanda aktif rol üstleniyor. CİHAN