CHP’de yaşanan ilginç karmaşık anlaşılması zor iç kavga gerçekten vatan millet kavgası mı yoksa uluslar arası sermayenin projecilerinin kavgası mı?
Her şeyden önce bilinmesi gereken şu ki;
CHP Deniz Baykal ile birlikte başlayan süreç içerisinde, Cumhuriyeti kuran parti iradesini kaybetmiştir.
Baykal ve ekibi CHP’yi siyaset deneyi yapılan bir laboratuvar alanına çevirdi.
Ne kadar sağ siyaset içerisinde ekarte edilmiş isim varsa tepeden inme parti yönetimine getirildiler.
Hala Baykal anlayışı politikalar devam ediyor!
Sağdan partiye monte edilen, milletvekili seçilen isimler, sağ seçmenden oy devşirecekleri düşüncesi ile aday gösteriliyorlar.
Öncelikle CHP’den aday gösterilen sağ siyasetçilerin alemi farikaları olsa idi, kurdukları tabela partilerine faydası olurdu.
Getirecekleri üç beş oy hesap edilirken, CHP’ye oy veren sol seçmen bu saçmalıklar yüzünden sandığa gitmiyor veya kedine yakın gördüğü bir partiye oy veriyor.
Baykal’a yapılan kaset komplosu ile birlikte CHP yeniden dizayn edilmeye başlandı.
Baykal karşıtı olan CHP’liler derin bir nefes alarak, yeni umutlara yelken açtı.
Amma velâkin, zaman içerisinde umutlarının boşa çıktığını görenler, Kemal Kılıçdaroğlu ile de olmuyor demeye başladılar.
24 Haziran seçimlerine kadar kendi içinde konuşanlar artık tepkilerini ayan beyan sevmedikleri, taraflı yayın yaptıkları için sürekli olarak hakaret ettikleri medyanın ipine sarılarak, vur abalıya misali Kemal Kılıçdaroğlu’na ve parti yönetimine veryansın yapıyorlar.
Yandaş medyanın istediği bir göz, CHP’deki hizipçi ve projeciler onlara verdi iki göz.
Kurultay için imzalar genel merkeze teslim edildikten sonra, yapılan değerlendirmede verilen imzaların yeterli olmadığı, son dakikada imzasını çekenler gibi, taktik savaşı sonrası kurultay bekleyenlerin hayalleri suya düştü.
Değişim için imza verip sonra geri çekenlerin gerekçelerine baktığımda, tam bir tatlı su kurnazlığı olduğu görülüyor.
Neymiş efendim, parti zarar görmesin diye imzalarını geri çekmişler!
Be kardeşim, imza verirken partinin zarar görüp görmeyeceğini düşünemediniz mi?
Düşünce körü olan insanların ne partilerine ne de ülkelerine hayrı olur, olursa bir tek kendilerine olur.
Milletvekili olarak ballı maaş alıp, erken yaşta emekliliğin tadını çıkarırlar.
Vallahi Erkan Aydın’ı tebrik ediyorum.
Neden mi?
Osmangazi Belediye Başkan adayı olduktan sonra siyasette şansı açıldı, Allah yürü ya kulum dedi, Erkan Aydın yürüdü.
Demokrasi kahramanı olarak, İYİ Parti’ye geçip iyi sıradan adaylığını da garantiledi.
Aynı şekilde Nurhayat Altaca Kayışoğlu da İYİ Parti’ye geçerek demokrasi kahramanı unvanına nail oldu.
Bu tür sıradan, kurnazca atraksiyonları iyi irdelemek lazım. Gerçekten ülke için mi kahramanlık yapılıyor yoksa kişisel ikbal için mi?!
Bana sorarsanız, ucuz siyasetin yapıldığı bir alanda kahramanlıklar da ucuz oluyor.
Erkan Aydın, seçildikten sonra partisini seçimlerde başarılı bulmayıp olağanüstü kurultay yapılması için imza verdi.
Sonra bir bakmış ki parti zarara uğruyor imzasını geri çekmiş! Ayrıca da imzaların yeterli gelmeyeceğini önceden anlamış!
Bu kardeşimiz, siyasetin cinliklerini, hinliklerini, zekasını kullanarak genç yaşta öğrendi.
Ama diğer taraftan, Bursa siyasetinde irtifa kaybettiğini de bilmesi gerekiyor.
Siyasi kimliği, dokusu uymayan, eylemleri ile söylemleri farklı olan unsurların bir araya gelmesi, doğrusu incelenmesi gereken bir durum.
24 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan en önemli sonuç bunun bir göstergesi. Muharrem İnce dahil, CHP’nin kurmay kadrolarının çoğunluğu ‘projeci takım’ olarak seçimlerde üzerlerine düşen görevi yerine getirmiş oldular.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.