EMİTT İstanbul’da, Türkiye’nin birçok ilinin, yabancı ülkelerin katıldığı turizm fuarı kapılarını açtı.
Fuar alanında birçok ilin yöresel özelliklerini öne çıkartan gösterileri ilgi odağı oldu.
Özellikle Mersin standına geldiğinizde çok ilginç bir sloganla karşılaşıyorsunuz.
“Gitme tersine, gel Mersin’e” sloganı akıllarda iz bırakıyor.
Bazı şehirlerimize özgü yöresel tatların sunumları da oldukça lezzetliydi.
Erzurum’un Bar oyunu, Balkanların folkloru, Urfa’nın yanık türküleri ile yoğrulan çiğ köfte, Kapadokya standının tarihi yansıtan maketi, anlayacağınız her yörenin güzelliklerini yansıtan renk cümbüşü hakimdi.
Bizim için önemli olan Bursa standıydı.
Açık söylemek gerekirse, tam anlamı ile bir hayal kırıklığı yaşadım.
EMİTT fuarlarına katılan Bursa’nın her geçen gün ilgi odağı olmaktan uzaklaşması üzücü bir durum. Bir turizm şehri iddiasıyla çelişiyor.
Dar alanda duvar dibinde bir yer, önlerinde küçük küçük 3-5 otelinin, tur şirketinin, katılan belediyelerin tanıtım broşürleri, kitapçıklarının yer aldığı bankolar vardı.
Valilik, Büyükşehir Belediyesi, BEBKA, otelciler, turizmciler, turizm alanında faaliyet gösteren bir, iki STK birlikte stant açmışlar.
Her bir katılımcıya satranç tahtası kadar yer düşüyor.
Yetkililerin Bursa’yı tarih turizm kenti olarak sürekli olarak vurgulamalarına rağmen, maalesef bu söylemler sadece sözde kalıyor.
Aslında sorgulanması gereken Bursa turizmin neresinde?
Bursa çok karmaşık bir noktada bulunuyor.
Kentin demografik yapısına baktığınızda, tarih, turizm, sanayi, tarım iç içe geçmiş durumda.
Bu nedenle ilk olarak Bursa kimlik olarak önceliğini belirlemek zorunda.
Tarih ve turizm mi, sanayi mi, yoksa tarım kenti mi olacak?
Henüz Bursa’nın ciddi anlamda bir markası yok.
EMİTT’de gördüğüm hava ise Bursa’nın önceliği turizm değil.
Sayın Bursa Valisi İzzettin Küçük Bursa’ya atandığı süreç içerisinde EMİTT fuarlarının hiçbirine gelmedi.
Bursa turizmi ile ilgili bir master planının olup olmadığını da bilmiyoruz.
Bursa’da turizm alanında faaliyet gösteren birçok sektör sürekli olarak, bir yakınma havasında, çözüm üretme noktasına geldiğinde ise ortada yoklar.
Her çözümü devletten ve yerel yönetimlerden bekliyorlar.
Nedense hiçbir fuarda Bursa’yı sembolize eden hiçbir değer ön plana çıkmıyor.
Uludağ’dan kaplıcalara, sağlık turizminden tarihi değerlere, tanıtım anlamında ciddi bir çalışma yok.
Umarız önümüzdeki fuarlarda Bursa turizm tanıtıma gereken önemi verir.
Bursa’da turizm yatırımı olan firmalar, BTSO’da , STK’larda ciddi anlamda katkı sunmaları gerekiyor.
Turizm tanıtımına yapılacak masrafların boşa gideceğini düşünmemeleri gerekiyor.
Bursa Büyükşehir Başkanı Alinur Aktaş, Bursa standını dolaşarak, turizmin Bursa’ya kattığı değeri anlattı.
Başkan Aktaş, Bursa’nın turizm sanayi ve tarım kenti olduğuna vurgu yaparken, öncelikli olarak, tarih ve turizmin ön plana çıkması gerektiğini söyledi.
CNR Expo’da düzenlenen mobilya fuarına katılan 500’ün üzerinde firmadan 242’si İnegöl’den.
Görünen o ki, Bursa’nın gözle görülür elle tutulur, markası İnegöl mobilyası oluyor.
Neredeyse mobilya fuarının yarısı Bursalı firmalardan oluşuyor.
Bursa gerçek anlamda merkezi iktidardan hak ettiği değeri görmüyor.
Hızlı göç, çarpık yapılaşma, Bursa’nın tarihi turizm değerlerine mezar oluyor.
Bursa’da öncelikle betonlaşmaya son verilmeli.
Önceliği sanayi değil, turizm olmalıdır.
İşte o zaman Bursa marka kent olma namzedine erişir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.