Bursa’da her yıl düzenlenen kitap fuarına ilginin her geçen sene azaldığı dikkatlerden kaçmıyor.
Bu sene 16. Bursa Kitap Fuarı ile ilgili basın lansmanı yapılmadığı gibi, duyurusu da çok sönük oldu.
Geçen hafta Pazar günü ve dün yine kitap fuarına gittim.
Fuarın ilk gün olması nedeni ile ilginin az olmasını normal karşılamıştım, fakat dün yine gittiğimde, geçen haftadan daha az kalabalık gördüm.
Ancak gençlerin, çocukların fuara ilgi göstermeleri beni sevindirdi.
Ben yaşlarda yetişkinler, emekli kitap okuru gibi sadece kitaplara bakmakla yetiniyorlar.
Çok az sayıda yetişkinin kitap aldığı dikkatimi çekti.
Çocuklarına kitap alan ebeveynlerin bazıları bütçelerinin yetersizliğinden, sınırlı kitap almak durumunda kalıyorlar.
Bir de çocukları kitap isteyen anneler, babalar var ki, ‘ kitabı ne yapacaksın git okul kütüphanesine, al oku’ diyorlar.
Bu tipler kitap almayı fuzuli bir masraf olarak görüyor.
O zaman kitap fuarına neden geliyorsunuz diye insan sormadan edemiyor?!
Stantlardan dağıtılan promosyon kitapları, broşürleri, bez çantaları topluyorlar. Fuarın dışına çıktıklarında ise işine yarayanlarla, yaramayanları ayıklayıp kalanları çöp olarak sağa sola atıyorlar!
Eğitim sistemimizin ne kadar sağlıklı olup olmadığını bu tür bireylerin davranış biçiminden daha iyi anlayabiliriz.
Kitap fuarına giderek ilginin az almasına neden olan faktörler nelerdir?
Birincisi, giderek ekonomik anlamda insanların yoksullaşması, kitap alıp okumayı öncelikler arasından çıkarıp en son sıraya itmekte.
İkinci olarak, fuara ilginin azalmasının nedenlerinden en önemlisi; AK Parti iktidarı döneminde eğitim kalitesinin düşürülmesi, yazboz tahtasına döndürülen müfredat programının velileri, öğrencileri aptala çevirmesi!
Eğitimsiz ailelerin yetiştirdiği çocuklar temel eğitimi yetersiz alıyor, buna bir de okullardaki eğitim eklenince okumayan, araştırmayan sorgulamayan bir gençlik yetişiyor.
Okullarda uzmanlığı belli belirsiz, sözde eğitimci yazarlar tarafından yazılan gayri ahlaki, ülkemizin en büyük değeri olan Mustafa Kemal Atatürk’ e hakaret içeren kitapların müfredata sokulması çocukların kitap okuma alışkanlığını köreltmiştir.
Fuara öğretmenleri ile birlikte gelen minik öğrencilere, stantlar gezdiriliyor.
Gördüğüm manzara beni hiç şaşırtmadı.
Dinsel içerikli yayınlar yapan, belirli tarikat, cemaatlerle ilintili yayın evlerinin stantlarında çocuklara kitap alınması öneriliyor.
Üçüncü olarak, evlerimizde ve ceplerimizde bulunan bilişim aletlerinde yoğun bir şekilde internet kullanımı, çocukları sanal dünyalara götürüyor.
Bu sanal ortamlarda yararlı yararsız bilgiler var.
Sanal ortamda bilgiler doğru kullanıldığında, sorun yok.
Fakat genel anlamda baktığımızda sosyal paylaşımlar çok doğru kullanılmıyor. Sağlıklı, sağlıksız bilgi paylaşımları olması nedeni ile psikolojik olarak travmalara şahit oluyoruz.
Sanal ortama esir düşen insan toplulukları kitap okumaktan uzaklaşıyor.
Bu ülkede sözde, isimlerinin önünde Prof. Dr. olan bazı insanların açıklamaları bizleri şaşırtıyor.
Sabahattin Zaim Üniversitesi Eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı; “Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ben, daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede” diyor. Bu zat YÖK Denetleme Kurulu üyeliğine atanıyor.
Gördüğüm o ki; yeni kuşakları bilimden, akıldan, sorgulamadan uzak tutarak, cehaletin eğitimi verilmek isteniyor.
Sorma, sorgulama, biat et, itaat et rahat et felsefesi ile kul, köle toplumu oluşturulmak isteniyor.
Umarım bir yıl sonra yapılacak olan kitap fuarları, daha kalabalık bir şölen havasında geçer…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.