Türkiye’de toplum hızlı bir şekilde vandallaşmaya doğru evriliyor.
Birbirimize karşı tahammülü sıfır noktasına kadar getirmişiz.
En ufak bir sözcüğün, ne felaketlere yol açacağını tahmin edemiyorsunuz.
Size gayet normal gelen konuşmalar, bir başka grup tarafından felakete dönüştürülüyor.
Keza kadına yönelik şiddet, çocuk istismarları, yol verdi vermedi kavgaları, düğün magandaları vandallığı ülkemizde pik yapmış durumda.
En tehlikelisi, siyasi fanatizmin şiddete dönüştüğü durumun ülkeyi uçurumun kenarına getirmesidir.
Siyaset arenasında zaman zaman seçim dönemlerinde gerilimin yükseldiğini görüyoruz.
Bu gerilim durumu karşılıklı ağır eleştirilere geçiştiriliyor.
Meclis’te yaşanan itiş kakışlar da topluma kötü bir şekilde rol model oluyor.
Referandum sürecinde kraldan çok kralcı olanlar, kralı savunayım derken zarar verdiklerinin farkında olmayan vandalların sürüsüne bereket.
İstanbul Maltepe’de hayır kampanyası yürüten CHP’lilere yönelik silahlı saldırı, Kadıköy’de fiziki, palalı saldırılar, yurdun birçok ilinde aynı vakaların olduğu duyumlarını alıyoruz.
Bazı kamu kurumu yöneticilerinin Cumhuriyet ve Atatürk’e yönelik yaptıkları edepsizce karalamaların vandallığın ötesinde bir hainlik olduğunu görüyorum.
İnsanların durup dururken saldırgan olmasının nedeni ne olabilir?
Niteliksiz kalitesiz despotizmi, biatçiliği empoze eden bir eğitim sistemi.
Hümanizmi değil, körü körüne cihatçılığın körüklendiği bir ortamda insanlarda normal davranış beklenemez.
Türkiye’nin çok acil şekilde insanları şiddetten uzak tutan demokrasiye gereksinimi var.
İnsanca bir arada yaşama kültürünün var olduğu modern bir eğitim sistemi şart.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.