Seçim kapıya dayandı, geçim bildiğiniz gibi...
Domates, biber, patlıcan...
31 mart günü milli iradenin kararı için sandığa gideceğiz.
Oy namustur ve namuslu birer birey olarak Bursa'nın kaderini değiştirecek olan belediye başkan adaylarına namusumuzu teslim edeceğiz.
Ancak, kullanılan dil, davranış, tarz ve üslup da unutmamalı ki oy kadar namustur.
Doğum sancısı çeken kadın gibi böyle durumlarda siyasetin ve siyasetçinin dili sertleşir.
Nasıl doğanın bir kanunu varsa, siyasetin doğasında bir kanun vardır ama bu kanunun bir de sınırı vardır.
Bu öyle bir sınırdır ki; geçmişi eleştireyim derken, geleceğinden oluverirsin!..
Bu sınır öyle bir sınırdır ki; öncelikle millete saygının gereğidir.
Ne demiştir ulu önder Atatürk; "Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım. O, esaret ve aşağılığı kabul etmez."
Sosyal medyada izlediğim bir video ile sözün bittiği yerdeyiz !
Hatta; üzgünüz ve kızgınız !
Büyükşehir Belediye Başkanı ve adayı AK Partili Alinur Aktaş'ın Nâzım Hikmet, Uğur Mumcu, Türkan Saylan ve Bahriye Üçok için "Devlete ve bayrağa savaş açmış, dinle diyanetle problemi olan" ifadelerini kullanması, milletimizin yarısına hakareti kabul edilebilir bir davranış değildir.
Türk devlet geleneğinden bilinir ki; seçilmişler milletine ve rahmete ulaşmış kişilere hakaret etmez.
Bu davranış biçimi doğanın kanununa aykırıdır, ayıptır, yanlıştır...
Bu dilin ve üslubun nedenini bilemiyorum...
Sayın Aktaş, kurduğunuz cümleler ya da kelimeler için sizi eleştirmiyorum!
Kınıyorum!
CHP'li rakibinizi eleştireyim derken, maalesef kaş yapayım derken göz çıkarmışsınız...
Bu açıklamalarınız, Beka gibi önemli bir gerekçeyle, asla izah edilemeyecek bir ittifakı, izah etme çabasıdır.
Bu açıklamalarınız, ülkenin ve milletin değil, koltuklarınızın sevdası ve bekasıdır.
Böyle afaki konuşmalar işe yaramaz.
Nokta mitinglerinde ya da kahvehane konuşmalarınızda ortaya koyduğunuz bu üslup, Tursil'le, Persil'le temizlenemez!
Gerisi laf-ı güzaftır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.