Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun, dün yaptığı basın açıklaması ile son zamanlarda, avukatlara yönelik yapılan saldırılara ve tutuklama kararlarına tepki gösterdi.
İstanbul’da Grup Yorum Müzik Topluluğu’nun Avukatı Ömer Kavili, geçen hafta yaptığı savunma beğenilmediği için davaya bakan hakim tarafından tutuklandı.
Bu duruma tepki gösterilmesi üzerine, Avukat Kavili, şartlı olarak salıverildi.
Önceki gün, Kocaeli Barosu’na kayıtlı Avukat Hüseyin Fener baktığı dava ile özdeşleştirilerek elinden karnından bıçaklanmasına, Bursa Barosu Avukatları tepki gösterdiler.
Baro Başkanı Altun,”Avukatların sesini kısmak için duruşmalardan yaka paça atılması, soruşturmaya gerek duymaksızın tutuklanmasının da, avukatlara atılan her yumruğun, saplanan her bıçağın, sıkılan her kurşunun da hedefi adalettir, bağımsız yargıdır” dedi.
Türkiye’nin demokrasi sorunundan kaynaklı olarak, adalet sistemi her dönem sorgulanıyor.
Genç Cumhuriyet olan Türkiye’de demokrasi, evrensel çağdaş anlamda oturmadığı için, adalet sistemi daimi olarak sorgulanacaktır.
Geçenlerde Avrupa’da yaşayan bir dostuma, bulunduğu ülkedeki seçimleri kimin kazandığını sordum.
‘’Bizim için kimin seçim kazanıp kazanmadığı çok önemli değil, burada sistem ve yasalar herkes için geçerlidir, hangi parti iktidar olursa olsun, yasalara uymak gibi bir zorunluluğu var’’ dedi.
Bizim ülkemizde, iktidar gücünü elinde bulunduranlar, sistemi, yasaları kendi ideolojik çizgisine göre değiştiriyor.
CHP’nin tek partili döneminde sistem ve yasalar demokratik anlamda yerine oturtulmaya çalışılırken, çok partili dönemde Demokrat Parti iktidarında başlayarak adalet, hukuk sistemi iktidar partisinin siyaset anlayışına göre yeniden dizayn edildi.
Ardından darbeler süreci ile birlikte, 10 yılda bir darbeler hukuku işletilmeye başladı.
Bugünkü, adalet ve hukuk sistemimizin, 12 Eylül askeri darbesinin devamı olarak işlediğini söyleyebiliriz.
AK Parti’nin ilk iktidara geldiği dönemlerde, 12 Eylül hukukunu kaldıracakları, toplumsal anlamda özgürlüklerin daha da güçleneceği vaatleri vardı.
Ama maalesef, verilen vaatler sadece bir seçim çalışmasından öteye geçmedi.
Kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılarak, öncelikle yargı sistemine darbe vuruldu.
Bu süreçten sonra, adalet sisteminde üstünlerin hukuku uygulanmaya başladı.
Kurumlara, kişilere göre yargılamalar başladı.
Sorgusuz, sualsiz yıllarca insanlar tutuklukları devam etti.
Sonrasında daha acı olan ise, yıllarca dört duvar arasında yattıktan sonra, suç unsuru bulunmadığı için beraatlarına karar verilen yüzlerce insan var.
Deliller oluşmadan önce insanlar gözaltına alınıp tutuklanmaları, öncelikle vicdan hukukunu yaralamaktadır.
Hukuk sisteminde yaşanan garabetlerin ardı arakası kesilmiyor.
KHK ile faaliyetine son verilen Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da aralarında bulunduğu, 12 avukatın 14 Eylül günü yapılan yargılama sonucunda tahliyelerine karar veriliyor.
Bir gün sonra bu avukatlar için yukarıdan gelen bir karar ile, savcı tarafından tutuklanmaları talep ediliyor. Yaka paça yakalanarak tekrar tutuklanıyorlar.
Avukatlara tahliye kararı veren mahkeme heyeti de dağıtılarak farklı yerlerde görevlendiriliyorlar.
Bu tabloya baktığımızda, ne avukatların, ne hakimlerin ne de savcıların yasalar önünde hiçbir güvenceleri yok.
Her ne konumda olunursa olunsun, öncelikle herkese bir gün adalet lazım olacaktır.
Hiç ummadığınız bir zaman kendi koyduğunuz yasalarla yargılanırsınız!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.